بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

فَوَٰكِهُۖ وَهُم مُّكْرَمُونَ ٤٢

Türlü meyveler. Onlar (izzet ve) ikram edilmiş kimselerdir,

– Hasan Basri Çantay

فِى جَنَّٰتِ ٱلنَّعِيمِ ٤٣

Naıym cennetlerinde,

– Hasan Basri Çantay

عَلَىٰ سُرُرٍ مُّتَقَٰبِلِينَ ٤٤

Birbiriyle karşılıklı tahtlar üzerinde.

– Hasan Basri Çantay

يُطَافُ عَلَيْهِم بِكَأْسٍ مِّن مَّعِينٍۭ ٤٥

Onların her biri (şerâb-ı) maıynden türlü kadehlerle tavaf (ve ziyaret edilir (ler).

– Hasan Basri Çantay

بَيْضَآءَ لَذَّةٍ لِّلشَّٰرِبِينَ ٤٦

Bembeyaz. İçenlere bir lezzet.

– Hasan Basri Çantay

لَا فِيهَا غَوْلٌ وَلَا هُمْ عَنْهَا يُنزَفُونَ ٤٧

Orada bir humar (baş ağrısı) da yok, onların bundan bîhuş olacakları da yok.

– Hasan Basri Çantay

وَعِندَهُمْ قَٰصِرَٰتُ ٱلطَّرْفِ عِينٌ ٤٨

Yanlarında da nazarlarını yalınız zevclerine atfetmiş iri (şahin) gözlü kadınlar vardır,

– Hasan Basri Çantay

كَأَنَّهُنَّ بَيْضٌ مَّكْنُونٌ ٤٩

ki bunlar (kuş tüyleriyle) örtülüb saklanmış yumurtalar gibidir.

– Hasan Basri Çantay

فَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَىٰ بَعْضٍ يَتَسَآءَلُونَ ٥٠

(Ehl-i cennetden) kimi kimine dönüb sorarlar.

– Hasan Basri Çantay

قَالَ قَآئِلٌ مِّنْهُمْ إِنِّى كَانَ لِى قَرِينٌ ٥١

İçlerinden bir sözcü der ki : «Hakıykat, benim (dünyâda) bir arkadaşım vardı.

– Hasan Basri Çantay

يَقُولُ أَءِنَّكَ لَمِنَ ٱلْمُصَدِّقِينَ ٥٢

(Bana:) «Gerçek sen de (tekrar dirilmiye) kat'î inananlardan mısın?» derdi.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu